Adana Öfke Kontrolü Tedavisi Ve Terapisi
MAKALE ÖZETİ
Öfke her şeyden evvel, en temel insani duygulardan biridir. Yani öfkeden bahsederken, bazı insanlara has değil, bütün insanlığı ilgilendiren bir deneyimden bahsetmiş oluyoruz. Tabiri caizse öfke, mutluluk, üzüntü, hayal kırıklığı gibi, insanın yazılımında var olan bir duygudur.
Bununla birlikte öfke, son yıllarda pek çok psikoloji araştırmacısının ilgisini çekmiş ve öfke üzerine pek çok araştırma yapılmıştır. Bu durumun sonucu olarak da öfke, farklı uzmanlar tarafından farklı şekillerde tanımlanmış, farklı uzmanlar tarafından öfkenin farklı bir boyutu öne çıkarılmıştır. Öfkeyi daha iyi anlayabilmek için, öncelikle sözlük tanımlarını ele alalım:
Türk Dil Kurumu öfkeyi, “engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap” şeklinde tanımlıyor.
Ruh Bilim Terimleri Sözlüğü’nde ise, “bireyin bir kimse ya da nesne tarafından engellenme, incitilme ve gözdağı verilmesi karşısında gösterdiği saldırganlık tepkisi” olarak olarak karşılık buluyor öfke kavramı.
Psikoloji Literatüründe Öfke
Şu anda okumakta olduğunuz yazı akademik bir makale olmadığı için, çok fazla ayrıntıya girmeden, zihninizde bir pencere açması düşüncesiyle öfkenin psikoloji literatüründeki bazı tanımlarını sizinle paylaşmak istiyorum:
Öfke, özgün bilişsel, algısal çarpıtmalar, yetersizlikler (yanlış yorumlamalar, hatalar ve suçlamalar gibi), öznel etiketleme, fizyolojik değişimler ve hareket eğilimi ile ilişkili olumsuz fenomenolojik (içsel) duygusal durumudur.
Öfke, kişinin istediği bir şeyi elde edememesi ve hala onu elde etmek istemesi üzerine yaşadığı duygudur.
Öfke, bir insanın güçlülük eğilimini ve egemenlik hırsını simgeleyen heyecandır.
Öfke, bireyin planları, istek ve ihtiyaçları engellendiğinde, haksızlık, adaletsizlik ve kendi benliğine yönelik bir tehdit olarak algılandığında, tehdidin özelliğine göre yaşana güçsüzlüğün, yetersizliğin yarattığı bunaltıya karşı gelişen hoşnutsuzluktan doğan, kızgınlıktan şiddete kadar değişebilen bir duygudur.
Öfke, kademeli olarak basitten (sinirlilik veya kızgınlık) yoğun tepkilere (hiddet) kadar giden duygusal durumdur.
Hayatı zenginleştiren ve yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan öfke, insanın doğuştan getirdiği ve yaşamın ilk yıllarında gelişen, gündelik hayatta sıkça kullanılan, özellikle doyurulmamış istekler, istenmeyen sonuçlar ve karşılanmayan beklentilere verilen bir tepkidir.
Öfke, haklarımız ihlal edildiğinde, incindiğimizde, istek ya da ihtiyaçlarımız engellendiğinde, ya da işler beklediğimiz gibi gitmediğinde yaşadığımız duygudur.
Bazılarına göre öfke, bireysel mutluluğun ve toplumsal huzurun baş düşmanıdır.
Gördüğünüz üzere, herkesin yaşayabileceği bir duygu olmasına karşın öfkenin tanımı üzerinde bir mutabakat söz konusu değildir. Aslında her tanım, kavramın belli bir boyutunu öne çıkarıyor.
Şimdi ise isterseniz, bütün bu tanımlardan hareketle öfkenin en genel özelliklerine bir göz atalım:
Yukarıda öfkenin evrensel bir duygu olduğunu, yani genetik bir temele dayandığını belirtmiştik. Dolayısıyla, “Öfke duygusuna sahip olmamızın nedeni insan olmamızdır.” diyebiliriz.Ancak, insan olmamız, hepimizin öfkesini tetikleyen durumların aynı olacağı anlamına gelmez. Yani birimizi öfkeden çıldırtan bir durum ötekimiz için pek bir şey ifade etmeyebilir.
Sahip olduğumuz genetik özellikler, kişilik özelliklerimiz, aldığımız eğitim, etrafımızdaki insanların öfkelerini yaşama şekilleri vb. öfkemizi tetikleyen faktörler üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olabilir.
Bununla birlikte bazıları öfkenin nedenlerini Çevresel (Dışsal) Nedenler ve Psikolojik (İçsel) Nedenler olarak iki grupta ele alıyorlar.
Çevresel Nedenler, başkalarını veya maruz kaldığımız durumları tasvir ederken, İçsel Nedenler, öfke yaşamamıza yol açan psikolojik dinamikleri ifade etmektedir. Ancak bana göre bu ayırım çok net bir ayırım olamaz. Çünkü, karşılaştığımız her dışsal etkiye sahip olduğumuz psikolojik dinamiklerimizle (içsel nedenler) tepki vermekteyiz. Bu yüzden, bütün insanları, aynı düzeyde öfkelendirebilecek dışsal faktörlerden bahsetmenin çok kolay almadığını düşünüyorum.
Böyle baktığımda öfkenin evrensel (herkesi bağlayan) nedenlerinden çok, genel olarak öfkeyi tetikleyen durumlardan bahsedebileceğimizi düşünüyorum. Öfkeyi tetikleyen bazı durumları şu şekilde maddeleyebiliriz:
Bunlar dışında da öfke tetikleyicilerinden bahsetmemiz mümkündür. Burada önemli olan, öfke duygusunun kişiye özgü tetikleyicileri olabileceğini kabul etmektir.
Son derece insani bir duygu olan öfkeyi hepimiz aynı şekilde mi yaşıyoruz? Tabii ki hayır. Bazılarımız öfkesini pek göstermiyor, bazılarımız öfkelendiğinde ortalığı kırıp geçiriyor, bazılarımız oturup ağlıyor, bazılarımız kendini öfkelendiren şeyi açıkça söylüyor, bazılarımız öfkelendiği kişiye surat asıyor, bazıları duygusunu göstermeyip intikam alıyor, bazıları kendine zarar veriyor vb.
Öfkenin yaşanmasında kişiler arasında bir farklılık söz konusu olduğu gibi, aynı kişi de öfkesini farklı zamanlarda farklı şekillerde yaşayabiliyor. Öfkelendiğimizde bazen ağlıyor, bazen karşımızdakine hakaret edebiliyor, bazen kapıyı vurup çıkabiliyor, bazen derin derin nefes alıp durumu geçiştirebiliyoruz mesela.
Öfkeyi ifade etme şeklimiz, içinde yaşadığımız kültüre, cinsiyetimize, yaşımıza, eğitimimize, alışkanlıklarımıza, kişilik özelliklerimize, içinde bulunduğumuz duruma vb. göre değişiklik gösterebilmektedir. Öfke duygumuza karşı gösterdiğimiz tepkiye, öfkeyi yaşama biçimimize öfke ifadesi diyebiliriz.
“Öfke duygumu nasıl yaşıyorum?”, “Öfkelendiğimde ne yapıyorum?” gibi sorulara vereceğimiz cevap, bizim öfke ifade biçimimizi ortaya koyacaktır.
Öfkeyi yaşama şeklimizi, sonuçları açısından değerlendirirsek iki durumdan bahsedebiliriz:
Bazı durumlarda da hem kendimize hem de başkalarına zarar vermiş olabiliriz. Trafikte öfkelendiğimiz birine saldırdığımızda hem ona hem de kendimize zarar vermiş olabiliriz mesela. Yaşadığımız kavga sonucunda karşımızdaki kişi hastaneye biz de hapishaneye gitmek zorunda kalabiliriz.
Öfkemizi yaşama şeklimizi, sonuçları açısından değerlendirmek için kendimize şu tür soruları sorabiliriz: Öfkemi bu şekilde yaşamamın benim açımdan ve karşımdakiler açısından sonuçları neler oluyor? Bu yazı yusufbaylan.com isimli siteden alınmıştır.
Özel Kariyer Aile Danışma Merkezi, Çalışma Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına Bağlı – Psikolojik Danışmanlık – Aile Danışmanlığı Merkezi olup, Türkiye’de 14 ilde şubesi ile hizmet vermektedir.
Randevu almak için lütfen arayınız. 0322 458 0 458 ve 0544 204 61 82
En İyi Pedagog Adana Pedagoglar çocuk akıl ve ruh sağlığı problemlerinde uzmanlaşmış kişilerdir. Yetişkinlerin dünyası…
En İyi Psikolog Adana Kaldıramadığınız ve zorlandığınız zamanlarda yükünüzü hafifletecek birine ihtiyaç duyarsınız. Ancak bazen…
Adana Aile Dizimi Terapisi Yapan Yerler. Adana'da Aile Dizimi Yapan Yerler, Aile Dizimi Nedir,…
KONUŞMA BOZUKLUKLARI AKICI KONUŞMA BOZUKLUĞU Bu yazımda size Akıcı Konuşma Bozukluğu (AKB), kekemelik…
ADANA AİLE DANIŞMANLIĞI Bireylerin genel olarak karşılaştıkları problemlerin büyük bir kısmı aile ortamlarında sorunların meydana…
ADANA TERAPİ VE ADANA'DA TERAPİ SEANSLARI İLE İLGİLİ MERAK EDİLEN SORULAR Son 2 yıl hepimiz…